Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınında bir yılı geride bıraktık. Pandeminin başlarındaki, egemenlerin de bu küresel afetten ders çıkaracakları, emek ve doğa sömürüsünden vazgeçeceklerine dair iyimser beklentinin boşa çıktığını yaşayarak görüyoruz. Neoliberal kapitalist düzen insanlığın temel sorunlarına çözüm üretemiyor. Sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, çatışmalar, krizler, büyüyen eşitsizlikler, artan yoksulluk ve işsizlik dışında insanlığa hiçbir şey sunmayan bu düzen salgınla birlikte yaşamımızı tehdit etmeye devam ediyor.
Pandemi sürecinde aklın ve bilimin yol göstericiliğinde önlemler almayan, tutarlı, şeffaf ve sorumlu bir salgın yönetimi sergileyemeyen iktidar, halkı adeta kaderine terk etmiş durumdadır.
Aşı uygulamaları, büyük bir adaletsizliği gözler önüne seriyor. Bir yanda aşıya hiç ulaşamamış yoksul ülkeler, diğer yanda ihtiyaç fazlası aşıları stoklamayı tercih eden zengin ülkeler var. Aşılama sürecine tüm çalışanlar dahil edilmeli ve ivedilikle aşılama gerçekleştirilmelidir. İlaç şirketlerinin kârı değil, kamu yararı düşünülmeli, insan yaşamı ve halk sağlığı, piyasaya kurban edilmemelidir. Aşılarda patent hakkının kaldırılmasını ve tüm insanlığın yararına sunulmasını istiyoruz!
Pandeminin başlarında ayrım gözetmediği söylenen Covid-19 giderek bir işçi sınıfı hastalığına dönüşüyor. Bulaşın en fazla olduğu yerler, fabrikalar, şantiyeler, tersaneler, depolar, marketler, hastaneler ve okullar yani “çarkların döndüğü” yerlerdir. Uzun süreli çalışma, angarya, düşük ücret ve baskılara karşı çıkan işçiler ise Kod-29 ile işten çıkarılıyor.
İş kaybı ve geçim sıkıntısı çeken halka güven verecek ekonomik destek paketi sunamayan hükümet mücadeleyi sağlık hizmetlerine indirgemiş, sağlık emekçileri bu süreçte hem halkın sağlığı, hem de kendi hakları için mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yüksek riskle birlikte, kayıpları ve iş yükü artan sağlık çalışanları psikolojik açıdan yaygın bir tükenmişlik yaşıyor.
Salgın sürecinde eğitim alanında var olan sınıfsal eşitsizlikler daha da derinleşmiştir. Uzaktan eğitim için gereken araç ve gereçlerden yoksun olan milyonlarca öğrencinin eğitim hakkı fiilen gasp edilmiştir.
COVID-19’un iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesini; kamu fonlarından doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona, savaşa, silahlanmaya, sermayeye değil sağlık, eğitim ve sosyal desteklere kaynak sağlanmasını istiyoruz.
Eşitlik, özgürlük, adalet, dayanışma, barış ve kardeşlik için demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesine her zamankinden daha fazla gereksinimimiz olduğuna inanıyor; işçiler çalıştırılırken dikkate alınmayan salgının, işçiler taleplerini seslendirdiğinde engel olarak ileri sürülmesini kabul etmiyoruz.
Emeğin ve bilimin değer bulduğu bir toplumsal düzen yaşamsal bir gerekliliktir ve ellerimizdedir.
YAŞASIN 1 MAYIS!
ODTÜ Mezunları Derneği
Yönetim Kurulu