Page 16 - 268. sayı Mart 2017
P. 16

ODTÜ’LÜLERBÜLTENİ
                                                                                                 DERNEKTEN


           ri çektikleri fotoğraf karelerinde bile Seine Nehri’nden
           ayırmak istemezler. Örnekler çoğaltılabilir pekâlâ…
           Avrupa’da geçmişten bugüne bizde derin izler bıra-
           kan nehirlerden birisi, belki de birincisi hiç kuşkusuz
           Tuna Nehri’dir. Almanya’nın güneyinde Kara Orman-
           lardan  (Kara  Orman  Dağları’ndan)  doğan  Tuna  Neh-
           ri Almanya’nın imparatorluk şehri Ulm’den geçip yo-
           lunun  üzerindeki  Alman  şehirleri Stuttgart  ve  Münih’i
           tam ortadan ikiye böldükten sonra Avusturya’nın baş-
           kenti Viyana’ya doğru akar. Viyana’da tekne gezginleri
           için biraz olsun soluklanan Tuna, yolcu yolunda diye-
           rek Slovakya’nın başkenti Bratislava’ya doğru kıvrılır.
           Bratislava’dan sonra ver elini Macaristan’ın başkenti
           Budapeşte. Budin ve Peşta’yı iki yakaya ayıran nehir
           Slovenya, Hırvatistan ve Bosna Hersek’i geçtikten sonra
           Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a ulaşır. Oradan da soluk
           kesmeksizin Romanya’nın başkenti Bükreş’e… Sonra-
           sında Bulgaristan’da Varna ile Köstence arasındaki Su-  Türbesi, Büyük Sinagog, Opera Binası (Budapeşte’deki
           lina Limanı’ndan kendisini Karadeniz’in serin sularına   Opera Binası, Viyana’daki ünlü Opera Binası’nın birebir
           bırakır.  Tuna’nın  sınırları aşan bu  uzun  yolculuğunu   minyatürüdür. Buradaki Opera Binası’nın akustiği Vi-
           harita üzerinden izlemek bile heyecan verici; öyle değil   yana’dakinden daha iyi olduğundan çok özel temsiller
           mi? Jules Verne, Tuna Nehri’nin bu heyecanlı yolculu-  burada düzenlenirdi. Kraliyet ailesi ve opera severler bu
           ğunu Tuna Kılavuzu adlı bir macera romanıyla çocukla-  özel temsilleri izlemek üzere kafilelerle aylar öncesin-
           rın dünyasına armağan eder… Bu yazıyı yazarken ben   den Viyana’dan Budapeşte’ye gelirlerdi.), Kahramanlar
           de çocuk olup Jules Verne’in bu heyecanlı çocuk roma-  Meydanı, Ulusal Müze, Modern Sanatlar Müzesi, Kale
           nının sayfaları arasında adeta kayboldum…       (Vajdahunyad Kalesi)…
           Anlaşılan Sultan Hocam da benim gibi çocuk olmak is-  Elizabeth Köprüsü, Özgürlük Köprüsü, sağlı sollu bina-
           temiş olacak ki sunumuna Ferenc Molnar’ın Pál Sokağı   lar, binalar, binalar… Sanat merkezleri, büyük pazar…
           Çocukları adlı romanıyla gelmiş. Romanı çocukken oku-  İçinde yürüyen merdivenleri, kafeteryası olan büyük bir
           muş olanlar anımsayacaktır: Öykü, 20. yüzyılın başında   kitabevi Kitap Kafe…
           hızla gelişen Budapeşte’de, oyun sahalarını (Arsa) Kızıl   Budapeşte üç günlük bir geziye sığmayacak kadar bü-
           Gömlekliler denen zengin çocuklarından korumaya ça-  yük bir Avrupa şehri. İçinden nehir geçen bir şehir.
           lışan yoksul çocukların savaşımını anlatır. Şimdi artık   Tuna’nın iki yakası. Hem Budin hem Peşte; Hem gele-
           Pál Sokağı Çocukları’nın Arsa’sında kocaman çok katlı   neksel hem modern…
           evler var. Ama ne gam: Dünyanın bütün çocukları Pál
           Sokağı’ndandır! Boka’nın cesareti, Nemecsek’in ürkek   Bizlere Budapeşte’yi sunan Sultan Sarı Hocama, Gezi
           ama kararlı kahramanlığı bir zamanların çocuklarının   Kulübümüzün değerli üyelerine ve o gün bizimle bir-
           hâlâ belleklerindedir...                        likte olan yeni katılımcılara bu güzel etkinliğe katılımla-
                                                           rından dolayı Gezi Kulübümüz adına teşekkürler... Bir
           Sultan Hocam Sabiha Gökçen’den Budapeşte’ye ulaşır   başka uzak ülke sohbetinde buluşmak üzere...
           ulaşmaz ayağının tozuyla şehrin merkezine yürüyüp
           Tuna Nehri boyunca fotoğraf çekerek Zincirli Köprü’ye   Gezgince kalın…
           ulaşmış. Köprüden karşıya geçip geleneksel Macar ye-
           meklerinden yemiş. Akşam Peşte tarafından güzel gece
           fotoğrafları çekmiş. Kentin simgelerinden dönme dola-
           bın etrafında dolanıp Budapeşte’nin ünlü “piyasa cad-
           desi” Andrassy’de bir süre dolaşmış. Ertesi gün Sultan
           Hocam Avrupa şehirlerinde yaygın olarak düzenlenen
           ücretsiz yürüyüş gezisine katılmış. Meydanda yürüyüş
           saatini  beklerken tavsiye  üzerine  kaşla  göz  arasında
           St. Stephan Kilisesi’ni gezmiş! Tuna kıyısında Prenses
           heykeli önünde başlayan yürüyüş turu üç saatten faz-
           la sürmüş. Dönme dolap, St. Stefan, Zincirli Köprü, 0
           km noktası… Bu arada; 0 km noktasının bir benzeri
           İstanbul’da Yerebatan Sarnıcı’nın hemen yanında “Mil-
           yon Taşı” adıyla ziyaretçilerinin ilgisini bekliyor!
           Sokak şarkıcılarının çalıp seslendirdiği Macar ezgileri
           eşliğinde Balıkçılar Burcu’nda Budapeşte’yi seyre dal-
           manın keyfini anlattı bize Sultan Hocam. Ne çok gezile-
           cek yer varmış Budapeşte’de: Ulusal Sergi Salonu (Nati-
           onal Gallery), bir zamanların Başkanlık Sarayı (şimdinin
           müzesi), Parlamento Binası, Margit Köprüsü, Gül Baba


                                                                                                                   17
           SAYI 268
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21